Sayfalar

2 Aralık 2015 Çarşamba

Filin Yolculuğu

Samarago kitabı seçmeye çalışan bir öğrenci sayesinde masaya dizilen kitaplar içerisinden -kütüphane görevlisinin- girişimiyle aldığım, yazarın bir bölümünü hasta yatağında yazdığı, tamamlayamadan ölmekten korktuğu, son eseri Filin Yolculuğu...
Her Saramago kitabında kullanacağım kelimelerin yetersiz kalacağını bilerek yazıyorum.



Kitap Portekiz Kralı tarafından İmparator III. Maximillian'a hediye edilen fil (süleyman) ve bakıcısı Subhro'nun Lizbon'dan Viyana'ya kadar uzanan zorlu ve garip yolculuğunu anlatıyor. Daha önce hiç fil görmemiş olan halkın süleymana gösterdiği ilgi, kiliselerin bu devasa yaratığa zorla da olsa yükledikleri mucizevi özellikler, Subhro'nun yalın düşünce tarzıyla giriştiği ilginç tartışmalar, hikayeler ve meşakkatli bir yol... Ve en önemlisi Saramago'nun farklı anlatım tarzı, ince mizahı...


Yazarın birkaç kitabını okuduktan sonra yazım tarzını az çok benimsiyor, kitabın ilerledikçe daha ilgi çekici bir hal alacağını tahmin edebiliyorsunuz. Saramago severlerin beğeneceğini düşünüyorum....

1 Aralık 2015 Salı

Kasım...

Hem takvime göre hem de meteorolojiye göre kışa girmiş bulunmaktayız, hadi hayırlısı...
 
Kasım beklediğimin aksine ilkbahar edasıyla geldi geçti...
Evde hummalı yazı çalışmaları devam ediyor. Ela ve Lale'den yakamızı yeni kurtarmıştık ki Talat ve Onat çıka geldi!! Bu çat kapı ziyaretlerden bir süre daha kurtulamayacağız gibi...
 
 Bu evin annesinin fi tarihinden kalma bilgileriyle yazdığı ve geçerliliğini kısmen kaybetmiş alfabesi...

Bu da Eylül'ün esneyerek yaptığı ödevi ;)

Ödevlerden kalan zamanda okumalara devam. Bu hafta Eylül babasıyla gitti kütüphaneye, kendince seçimler yapmış :) Resim ve Heykel'den başladık, malum resim bizim işimiz ;)


Evdekiler arasında da Sara Şahinkanat kitapları açık ara favori
 
 
 
Eylül yeni harflerle boğuşadursun Duru da türlü maymunluklar peşinde :)
 
 
Ve yeni tatlar ;)
 

 
Eylül'ün de zamanında hevesle karıştırdığı 'Neden, Niçin, Nasıl' Serisi bugünlerde Duru'nun elinden düşmüyor. Kitaplara ablası kadar nazik davranmasa da kemirmeyi biraz azalttı...
 
Görsel buradan 
Serinin 4-6 yaş grubu olanlarını Eylül hala çok seviyor...
 
Kasım ayının nerdeyse yarısını diş ağrısı ile geçirdiğim için kitap okuyabilmek bir hayal oldu. Ağrının nedeni olan dişimle vedalaşıp işe ve kitaplara dönüş yapabildim.
 


Kütüphaneden alıp bir türlü zaman ayıramadığım kitabımı nihayet bu hafta sonu bitirebildim. Açıkçası kafamda farklı bir Nazım portresi oluştu... Tüm kitap sonunda aklımda kalan şiir, hep en sevdiğim şiirdi;
 
HOŞGELDİN KADINIM
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

NAZIM HİKMET
 
 Saramago'ya devam... Araya farklı kitaplar alınca uzadı okumam, kütüphaneden de süresini uzattırmak zorunda kaldım.



Filin Yolculuğu'nu unutup hevesle yanımda getirdiğim yeni kitabım :) Kısa öykülerden oluşan kitap göreve giderken ve aralarda okumak için çok uygundu. Çarpıcı öyküler içeriyor...

Dünkü görevden...
 
Bu arada yeni bir işe el atıp evdeki beyaz çantalarımdan birisini siyaha boyadım. Su bazlı bir deri boyası kullandım, bir kaç kat uygulamam gerekti. Şimdilik görünüşü iyi ama saplarını boyamayı unuttuğum için henüz kullanamadım. Artık kullanım sonrası memnun mu kalırım, Arap Bacı'ya mı dönerim göreceğiz :))
 
 Kış geldiyse çatıdaki sobanın da çıtırdama zamanı gelmiştir. Bu görüntü bile içimi ısıtıyor benim :)


 
Ve bir yemek önerisi ile bitiriyorum; Fırında Mücver... Benim gibi kızartılmış yemeklere mesafeli olanlar için ideal, börek tadında, hafif bir alternatif. Tarifini de tembellik edip kopyalıyorum ;)
 
 
Ve hoş geldin Aralık.
Artık bere, atkı, eldiven, sahlep zamanı...
Bir de Rico ve Oskar zamanı ;)