Sayfalar

31 Aralık 2015 Perşembe

2015 Biterken...


 2015'e şu boyutlarda bir Duru ile girmiştik, oturduğu yerde destek olmazsa yıkılan, sebze püresiyle yeni tanışmış, kolikten henüz kurtulmuş...
Yediğimize içtiğimize karışmaz, verileni yerdi...

 
 2016'ya ruh halini birebir yüzüne yansıtabilmiş yukarıdaki Duru ile gireceğiz inşallah. Artık bıraktığımız yerden çook uzakta bulabildiğimiz, mütemadiyen tepelere tırmanmaya çalışan, evin diğer fertlerine fırça atan, tv'de sürekli molfix reklamı ve Muppet Show görmek isteyen, duvarlara post modern resimler çizen, sandalyeyi tezgaha dayayıp yiyecek neler var diye aranan, sabahları mutlu uyanan bir Duru ile :)
 
Mutfağa girdiğinde ilk odaklandığı şey ekmek oluyor. Evimizin Hüsmen Ağası...
 
Artık bebeğine kitabı kendisi okuyor; hikaye çok sıkıcı sadece mama ve babaanneden oluşuyor ama onlar halinden memnun :)
 Normal oyun saatlerinde inişli-çıkışlı bir oyun düzenleri var. İşin içinde girilmemesi gereken bir oda/alınmaması gereken bir obje/yapılması gereken ev ödevleri varsa aralarından su sızmıyor...Ama 'biraz oynayın da ben dinleneyim/odanıza gidin de şu filmi bitirelim' denildiyse birden bir husumet patlak veriyor!!!
En sevimli halleri sabah Duru'nun uyanıp doğru ablasının yatağına gitmesi, kedi yavrusu halleri :

 Evimizin atarlı ablası/erken ergeni itiraz etmek için her gün yeni nedenler bulabiliyor, 'ama bu haksızlık' cümlesini hiç tanımadığı Calimero'dan devralmış, evin içinde dolanmakta. Ona yumurta şeklinde bir şapka örmeyi planlıyorum...
Okulu seviyor ama adını şimdi hatırlayamadığım ve 'Öğrenciler olmasa okulları ne güzel idare ederdim' diyen zamanın Milli Eğitim Bakanı ile  benzer düşüncelere sahip; keşke hiç ödev olmasa...

Mesela bu pozun ardından bir sokak lambası bulup altına oturmuş, beni yalnız bırakın diye bağırmıştı. Devlet Baba bu işe bir el atsa da 'ergenliği' kaldırsa ya!!!
 
 2015 gezi/tatil/piknikler açısından nispeten zengin bir yıl oldu, Duru'nun biraz büyümesiyle eski tempomuza dönebildik ama bu sene sınırları biraz genişletmekte fayda var :)


 Belki kalabalık bol çocuklu bir grupla kamp yapabiliriz...(inşallah)

 Yaz tatilini bir kamp alanına kaydırabiliriz...(inşallah)

Arabayla çıkılan kısa gezileri sırtımızda çantamızla, yürüyerek yapılanlara dönüştürebiliriz...(İnşallah)
 
2015'te yaptığım en akıllıca şeylerden birisi evdeki kitaplık ve sahpaları boyamak oldu. Hala bakıp bakıp 'iyi ki boyamışım di mi?' diyorum, ev ferahladı resmen. Gerçi diğer aile fertleri bu konuyu benim kadar tekrarlama taraftarı değiller ama olsun, ev ferahladı canım... :)
 

2015'in bir diğer doğru adımı da bir topluluğa doğru atılanıydı. Ne güzel insanlar ve kitaplar kazandırdı/kazandırıyor bana ....
Okuduğumuz kitaplar içinde Eylül en çok Miguel'den etkilendi. Okuduğumuz ilk uzun soluklu hikayeydi. Sonra Matilda'yı çok sevdi, ödevlerini yaparken 'Atilla'yı hep 'Atilda' diye yazdı :))
 
Ve ben...
Daha çok ailem için zaman harcadığım, çocuksuz yapılabilen aktiviteleri (neredeyse) unuttuğum bir yıl geçirdim. Yenisinden bana ait daha fazla zaman getirmesini rica ediyorum...
2015 annelik yolunda yeni deneyimler edindiğim, zaman zaman sabrıma şaşırdığım, zaman zaman bir iki saniye içinde çileden çıkabildiğim, evet evet tek çocuk hiç çocukmuş anladık!!! dedirten bir yıl oldu...Yeni yılda annelik ile ilgili  bildiğim yerlerden sınav olmak istiyorum...
2016'ya da Noel Baba'yı kıskandıracak kadar göbekli giriyorum :) Meslek değiştirmeyi düşünmediğimden azıcık az yemeyi düşünsem olacak. Yeni yıl anladın sen onu...
Yine okumadığım kitapları bitirmek yerine yenilerini aldım, kesmedi evdekileri bırakıp kütüphaneden almaya başladım. Yeni yılda bir düzenleme yapıp, okunamayan kitapları bir araya toplayabilmeyi, bir ucundan okumaya başlayabilmeyi umuyorum...
Mesela evde kendime ait bir okuma köşem olsa, yanımda şöyle yuvarlak beyaz bir lambader olsa. Yeni yıl köşeyi ben hallederim, sen lambayı ayarla ;)
Bahçeli ev dileğim baki...Detaylara girmiyorum...
 
Tüm bunlar bir yana ben 2016 yılından daha çok sağlık, adalet ve barış bekliyorum. İnsanların çıkar savaşları yüzünden çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın istiyorum. İnsanlarda çevre bilinci gelişsin, insanlar düşünebildiklerini daha sık hatırlasınlar istiyorum. Adalet dediğimiz ve artık ütopik bir ifadeye dönüşen olgunun yeniden uygulanabilir olmasını, insanların güvenebileceği tek adaletin 'İlahi adalet' olarak kalmamasını istiyorum.
 
2015'i aratmayacak, mutlu bir yıl diliyorum...

Daha

Kütüphaneden
Uzun bir aradan sonra Hakan Günday okumaya devam...
Daha; Günday severler için yine bol girdaplı, sürükleyici bir kitapken ilk kez okuyacak olanları tahriş edebilecek bir hikaye...
Kitap yayımlanmasının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen; hemen her gün bir mülteci teknesinin haberlere taşındığı, metrekareye üç suriyelinin düştüğü ülkemin üstlendiği köprü vazifesini çok net yer yer de karlı görüntülerle anlatmış.
 
 
"Aşık olmanın avlanmaktan pek bir farkı yoktu aslında. Hatta dünyanın ilk leopar desenli giysisini üreten adam da böyle düşünmüş olmalıydı. Aşk, avlanmakla ilgiliydi, yoksa hangi kadın bir hayvan gibi görünmek isterdi?"
 
"Diyor ya Aşık Veysel 'iki kapılı bir han' diye. Ondan cereyan yapıyor bu hayat! Onun için üşüyorum hep. Gideyim de kapatayım birini!"
 
"Kısırdöngü asla yok olmaz. Sadece genişler, sonra da kendisini unutturur. Niye? Çünkü döngü dediğin, bildiğin daire. Üstünde tam tur atmak o kadar uzun sürer ki, aynı noktadan ikinci kez geçtiğini anlayamazsın bile. Hatta bazen, kısırdöngü öyle bir genişler ki başladığın yere dönmeye ömrün bile yetmez. İnsan da , kör bir at gibi koşturur üstünde. Düz gittiğini zanneder. İlerlediğini. Hatta ilerlerken öldüğünü düşünüp son nefesini bile huzurla verir! Ama kör olmak şart, tabii! Yoksa anlarsın aynı yerde dönüp dolaştığını. Onun için yaşlıların gözleri bozulur, anlıyor musun? Aynı yerden tekrar geçtiklerini anlamasınlar diye. Kısırdöngüye karşı doğal bir savunmadır aslında, körleşme. Mekanik bir tepkidir yani! Hayatın kendisi gibi..."
 
"Ne de olsa, memuriyet bir hayatta kalma sanatıydı. Memurlar, daima hayatta kalacak ve kıyametin resmiyet kazanmasını sağlayacak olanlardı. Yalnız tek sorunları, bütün tırnakları ve bordrolarıyla tutundukları o hayatla ne yapacakları  hakkında hiçbir fikirlerinin olmamasıydı. Çünkü konuyla ilgili bir yönetmelik yayımlanmamıştı."
 
Kütüphaneden kitap seçerken zamanım dar, sistem arızalıydı. Sorgulama yapamadan önüme çıkan iki kitabı seçtim; Daha ve Dönüş (Ayşe Kulin). Daha'ya başlamadan internette spoilerlara takılmadan şöyle bir gezindim, bir ekşisözlük yazarının Hakan Günday için söylediklerine epeyce güldüm;
 
"Yerli yazarlar içinde önemli bir yeri olduğunu düşündüğüm adamdır. Ha size Ayşe Kulin'ler müstahak o ayrı". 'Ekşiyazar'ımız ikizleri düşünmeden yazmış olmalı :)
 
 
 
 
 

30 Aralık 2015 Çarşamba

Kitaplarla 2015

Kitaplarla bir 2015 değerlendirmesi yapmak istedim...
Yılın 2/3 sini evde bir bebekle geçirdiğim için okuyabildiğim kitap sayısı önceki yıllara göre azaldı. İşe dönüşümle kendime daha çok zaman ayırıp birazcık arayı kapattım. Bakalım  öne çıkan kitaplar
hangileri;

2015'te
  • En sürükleyici/beğenilen kitap Marslı . Oldukça eğlenceliydi, Watney adamımdı :)
 
  • En sıkıcı/bitse de kurtulsam dedirten kitap Çıkış Yok . Kitap okuru dert sahibi yapıyor hatta zaman zaman uzaktakileri de etkileyebiliyor :) (Esra ve Ülkü'ye sevgilerimle )



  • En etkileyici hikayeye sahip kitap(lar)
 Kurtlara Söyle Eve Döndüm . Oldukça naif bir kitaptı...

İstanbul Kırmızısı

  • O kadar popüler olmasının bir nedeni varmış dedirten kitap(lar) ;
Hayvan Çiftliği
 
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
 
 
 
  • O kadar popüler olacak bir tarafı yokmuş dedirten kitap Trendeki Kız      
 
  • İz bırakan biyografi(ler)



 
 

  • Çocuklar için yazılmış olsalar da bana göre birer distopik kitap olanlar
Momo-Michael Ende
Filler Sultanı ve Kırmızı Sakallı Topal Karınca-Yaşar Kemal
  • En sevimli kahramana sahip kitap Matilda
 
  • İşte bu adamı çok seviyorum dedirten kitap(lar)


Daha
 
  • Ve yılın yarım bırakılanı, hayal kırıklığı Kafamda Bir Tuhaflık-Orhan Pamuk ...
 Ve çokça çocuk kitabı var okunan :)
 

Bool kitaplı bir 2016 olsun...