"Kader, insanın dönüp bakması gereken bir şeydir, önceden bilmesi gereken değil."
Murakami kitaplarını kütüphanede denk getirmek oldukça zor. Sınav haftasının girmesiyle raflar epeyce dolmuş, şansıma hem Murakami'nin hem de Saramago'nun okumadığım birer kitapları denk geldi :)
Zemberekkuşu'nun Güncesi Murakami tarzı bol girdaplı bir kitap.
Bir hukuk bürosunda çalışan Toru Okada'nın işten ayrılması, ilerleyen günlerde kaybolan (kayınbiraderi Noboru Vataya'nın adaşı) kedilerini aramaya girişimi ve değişen hayatıyla başlıyor kitap. Devamında değişik yeteneklere sahip Kano kardeşler, gizemli mektuplar, harika el yazısına sahip teğmenler, garip çıkarımlar yapan perukçu komşu kızlar, kötü siyasetçi kayınbiraderler, altın çakmaklı zengin kadınlar, deri yüzen kgb ajanlarına uzanan hikayeler bütünü geliyor.
Kitapta yer alan Japonya/Çin/Rusya savaşına dair anlatılanlar ve derin siyasi analizlerden pek hazzetmesem de Teğmen Mamiya'nın anılarını dinlemek oldukça ilginçti.
Ve kitabın esas mekanı kuyu...
İnzivaya çekilmek, düşünmek ve harekete geçebilmek için Okada'nın ihtiyaç duyduğu kuyu bende daha çok klostrofobik etki yarattı. Kitabın sonlarına doğru ise hikaye farklı bir boyut kazanarak tam bir gerilim kitabına dönüştü.
Bazı konuların üzerindeki gizem devam ederken kitap Murakami tarzı bir finalle son buldu.
Murakami kitapları bende farklı bir izlenim bırakıyor; hem merak ediyorum hem zorlanıyorum, hem ne kadar alakasız karakter var diyor hem bu zenginliği kurgulayan zekaya hayran oluyorum. Pek çok kitaptaki gibi tüm ipler birbirine bağlanmasa da, rüyalarımın bile seyri değişse de Murakami kitaplarını seviyorum.
Tavsiye noktasına gelirsek yazarın farklı kitaplarını okumuş olanlar er ya da geç bu kitabını da okuyacaktır, kaçınılmaz :)
İlk kez Murakami okuyacaklara ise şimdilik tavsiyem hala Sahilde Kafka ile başlamaları...
"Eski Rus romanlarında mektuplar genellikle bir kış akşamında, ocakta yakılır. Bir yaz sabahı, salata yağıyla, bahçede değil. Ama, bizim şu an gerçekçi dünyamızda bir yaz sabahı, kan ter içinde mektup yakıldığı da olur. Yeryüzünde, mevsim falan seçiminde beğenmemezlik olmaz. Bakarsın kışa kadar beklemek olanaksızdır."
"İyi haberler, çoğu zaman alçak sesle verilir."